14 Eylül 2015 Pazartesi

İçimde verdiğim savaşı kazanıyormuşum gibi geliyor.
Kendimle kavgalarımda diğer tarafın sakinleştiğini hissediyorum.
Hormon dalgalanmaları yaşadığım şu dönemde hem de.
Kendimi gerçekten garip hissediyorum.

Okulu kazandığımdan beri kendimle kavga ediyordum.
Kendimle geçinemiyordum.
Kendime kızdığım taraf uzaklaştı sanki benden.
Hayatımdaki fiziksel fazlalıkları kendimden uzaklaştırdıkça zihnimdeki fazlalıklar da uzaklaşmaya başladı.

Şuanda ne istediğimi biliyorum. Hedeflerim belli. Bu hedeflerin sıralamaları belli. İleride fikrim değişecek biliyorum ama şuan bu istekler ve hedeflerle mutluyum ve neler yapmam gerektiğini de biliyorum. Ufuk uzun zamandan beri ilk defa açık ve net görünüyor.

O kuyu uzaklarda şimdi. Bu süreçte tamamen kapanır mı yoksa beni yine içine çeker mi bilmem. Olmaması için mutluluğumun peşini bırakmamam gerekiyor.

Mutluluk renklerde, yağmurda, kitaplarda, kalemlerde, uykuda, defterlerde, toprakta, solucanlarda, nefeslerimde, yetiştirdiğim şeylerde, muz kabuklarında, kokularda, yemekte, gök gürültüsünde, rüzgarda, bambaşka hikayelerdeki kısa cümlelerde bulduğum kendimde, saçlarımda, kişisel keşiflerimde, kendi bakış açımda, örgülerde, kurduğum romansı hayallerde, sessizlikte, baykuşun eşliğinde, karganın sesinde, bulutun griliğinde, polenin hafifliğinde,...

O günden bugüne ne kadarından vazgeçmişim farkettin mi dünya'm. Kah onların cahilce telkinleriyle kah benim kendi güçsüzlüğümle hangilerine tutunamamışım sayabildin mi?

Onlara yeniden kavuşuyorum. Israrımı arttırtıkça, eski mutluluklarımdan yeni kapılar açıyorum kendime. Bunu yeniden engellemelerine izin vermeyeceğim

29 Mayıs 2015 Cuma

İyi dinle dünya'm...
Dinle, çünkü sana düşmüş yazılardan hiçbir farkı yok...


Salınıp salınıp geliriz, usulca buluruz yerimizi
Bilenip bilenip eririz yine de biliriz kendimizi
Kırılıp dağılır eririz yine de buluruz kendimizi