26 Nisan 2011 Salı

Ben idim önce, sonra kızım

Ben hiç büyümedim ki, hep küçük kaldım, hep küçük kalacağım, yıllar geçse de korkacağım arabalardan, eskise de seveceğim bebeklerimi... aslında sevmeyeceğim onları, çünkü bebekleri sevmeyi küçük yaşta bıraktım.. neden mi? hiç ısınmadıkları için. ne kadar sarılsam da bir türlü ısınamadım onlara... o yüzden canlı şeyleri daha çok sevdim. Bir kediye ya da köpeğe sarılıp uyumak nedir bilirim ben :) bundan mutluluk ve gurur da duyarım. çünkü sevgin ve sıcaklığın gerçektir, karşılıksızdır. sırf o rahatsız olmasın diye kaskatı yattığım çok olmuştur, bir anne gibi. asla bir anneyle karşılaştırılamaz ama onun gibi işte. bir saat yanımdan ayrılsa özlerim, nefesini duymak hatta kokusunu almak isterim hep, öperim alnından, mırıltısında uyurum. iç çekişine mutlu olurum. gerim gerim gerinmelerine, kocaman dişlerini zararsız bir esnemeyle göstermelerini :) düşünsene seni hiç sevmediğini, o dişleri ve tırnaklarıyla parçalar seni istese. ama öyle mi? kızıp da tokat attığı zamanlarda bile tırnaklarını çıkarmaz o. bir anne edasıyla atar tokatını: sinirlendirme beni çocuk! :) özlemişim ki ben zilli'mi. bazılarına iğrenç gelecek ama yüzümü yalamasını, hatta kaşımda pire kırmasını ( beni temizliyor güya sıpa :] ), hani bana sokulup da uyumasını, özlemişim be kızım seni. şimdi kim bilir hangi saçak altında yağmurdan korunmaya çalışıyorsun? kim bilir hangi köpekten, hangi çocuktan kaçıyorsun? Hatırlıyorum kızım, çocukları hiç sevmezdin. Benim gibiydin aynı, yaşım ne kadar büyük olsa da kendimden küçüklerle anlaşamazdım hiç, sen de öylesin işde.6. kattan düştüğünde ne kadar üzülmüştüm öleceksin diye. ortalığı ayağa kaldırmış hatta annemden tokat yemiştim. çok geçmedi ki üzerinden kızım iki sene, sen 4 yaşındasın şimdi. bize geldiğinde zaten neredeyse genç bir kızdın. annem seni ilk getirdiğinde kucağındaydın, kapıdan girdiğinizde önce bir duralamış, sonra da bir çığlık basmıştım anlayınca bize geldiğini. yere çöküp ağlamıştım( şimdi olduğu gibi) sen kucağımdaydın kızım. ben seni bırakıp da carrefur'a gidememiştim sana yeni cicilerini almaya. ablan gitmişti dedoşunla, hatırlıyorum ben böyle kedi görmedim derdi babam, kedi değil bu başka bişey :)
hatırlıyorum adını ben koymuştum kızım, Zarife'm, adını ben koymuştum...

Dünya'm benim küçük dostum, hep gül e mi?

Günaydın ve iyi günler dünya ben uyanalı çok oldu ama hala uyuyanlar ve benden önce kalkıp da çalışanlar var. Onlara iyi davran dünya. Onlar sana bir veriyosa sen onlara 10 ver. Korkma kötüye kullanırlar diye çünkü korku hiçbir şeyi değiştirmez sadece seni yavaşlatır. Onlar seni üzseler de sen onlara hep gül. Unutma gülmek bulaşıcıdr. Bu bulaşık en güzel kirdir. Herkesi senin en güzel kirine bula. Arınamasınlar bile. Deterjan sıkanları kille yıka ve pişir öylece kalsınlar. Öyle ki surat asmaya yüzleri olmasın. Ağlarken bile yüzleri gözleri gülsün. Öyle ki üzüntüden ağlayamasınlar. Korksunlar gülmemekten, gülememekten, gülemeyenlerden. Sırtlarını dayadıkları hep bir gülücük olsun. İşte böyle gül dünya, işte böyle... 

Ezber

Bulmaca çözerken düşündüm de
Duvarlar beni ezberlemiş.


Ne zaman gözümü çevirsem
Hep aynı hikaye, hep aynı masal
Düşündüm de; hayat beni ezberlemiş.


Baştan sona okudum, dikkat kesildim.
Masal hep aynı yerde bitti
Düşündüm de; kitap beni ezberlemiş.


Ne korkuya  bulanmış elim, ne heyecana düşmüşüm
Ne sevince ortak etmişim kendimi
Düşündüm de; aklım beni ezberlemiş.


Sağıma baktım sağımı gördüm
Soluma baktım solu gördüm
Düşündüm de; beni ezberleyen gelmemiş.