Ne dilediğine dikkat edeceksin.
Seni sen yapan şeylerden öyle kolay kolay vazgeçmeyeceksin.
Hele ki olmadığın birine dönüşmeyi hiç istemeyeceksin.
Aksi halde karanlık bir boşluğun altında eziliverirsin.
Kolay kolay da iyileşemezsin.
En son yazımı 2011 de yazmışım. Yıl olmuş 2014. İşte bu yüzden yazıyordum ben: Yazdıklarım bana ders olsun diye. Düşünmekten bıkmışım güya, babababa... Kendimin kendine ne yaptığından haberi bile yokmuş kaç senedir. O kadar kızgın ve kırgınım ki kendime.
Kendi boşluğumda eziliyorum ben şuan. Üzerimdeki bu ağırlığı atmaya, kendimi bana çağırmaya çabalıyorum senelerdir. Beni ben olmaya ikna eden düşüncelerimi atmışım sokağa, bekliyorum ki her şey iyi olacak. Hani? Ben yokmuşum ki orada. Bu kafa kimin, neyin kafası acaba?
Bir zamanlar nefretle eş değer olan odamın duvarları geliyor aklıma. Düşüncelerimin en yoğun olduğu, yazdıklarımın en derinden geldiği zamanlar. Boş bir levhaya dönüşmüşüm ben. yeniden karalama yapıyorum üzerine. Ama sanki yaşadıklarım başkalarınınmış gibi.
Sen bunu yapma dünya'm. Bu kadar ileri gitme sen. Bu öyle bir bataklık ki... Düşüncelerin yoksa ruhun saksıyı bekleyen kuru bitki gibidir. Kendi can suyunu kendin ver, bırak onları gitsinler. Kimsenin kimseyi hapsetme hakkı yok.
Benliğine izin ver!